Ben, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Çınarcık Belediye Başkan Adayı olarak bugün sizlere; Çınarcık’ın adil ve demokratik koşullarda bir seçim süreci yaşadığını, iktidar partisi olmanın verdiği haksız avantajların fütursuzca kullanılmadığını, buna tenezzül edilmediğini söylemek isterdim. Ama maalesef söyleyemiyorum.
Malumunuz 2024 yerel seçimine, sayılı günler kaldı. Seçim sathı mahaline girdik.
Bugün sizlere; belediye odalarında, nüfus dairelerinde kanuna uygun işlemlerin yapıldığını, kanunun dışına çıkmak isteyenlerin önüne sistemsel bariyerlerin çıktığını, birilerinin ellerinin her yere uzanamadığını söylemek isterdim. Ama maalesef söyleyemiyorum.
Bugün sizlere; 31 Mart’ta, bu kentin kaderini, bu kentte yaşayan insanların belirleyeceğini söylemek isterdim. Ama maalesef söyleyemiyorum.
Bugün sizlere; bu kentte yaşamayan, belki de bu kente daha evvel hiç gelmemiş, Türkiye’nin farklı yerlerinde ikamet etmekte olan insanların bu kentte oy kullanacaklarını; hiç bilmedikleri bir kentte, bir okulda, oy kabinine girip hiç tanımadıkları bir adaya mühür basacaklarını ve aynı gün arkalarına bakmadan otobüslere binip bu kenti kendi kaderiyle baş başa bırakacaklarını söylemek zorundayım.
Çınarcık’ı aydınlık bir noktaya taşıyamadılar; ama ne acı ki, yüzlerce insanı, koltuklarını kaybetmemek için Çınarcık’a taşıyabiliyorlar.
2019 yerel seçiminde, sandık başında ve adliyede ne dolaplar çevrildiyse, 2024 yerel seçimine giderken de, yine seçimi kazanmak uğruna türlü dolaplar çevriliyor.
Biz bütün bu antidemokratik ve gayriahlaki bir şekilde yürüyen seçim sürecinde; her şeye rağmen nasıl bir Çınarcık tasavvur ettiğimizi vatandaşımızla paylaşarak yolumuza devam ediyoruz. Seçim sürecinin hoşgörü ortamında gerçekleşmesine dönük mesajlar veriyoruz.
Ötekileştirici, ayrıştırıcı ve düşmanlaştırıcı bir dili değil; kapsayıcı, kucaklayıcı, tatlı bir dili kullanıyoruz. Kara propaganda yaparak değil, projelerimizi ve hedeflerimizi anlatarak önümüze bakıyoruz.
Tabii, önümüze bakarken, hazırlıklarımızı yaparken; bizim yapmayacağımız şeyler üzerinden üretilen korku ve endişelerle de, algı operasyonlarıyla da mücadele etmek mecburiyetindeyiz.
Yaratılan korku ve endişe şu: “Avni Kurt belediye personellerini işten çıkaracak.”
Bu konuda defaatle izahta bulundum. Gerekirse hiç üşenmeden onlarca kez de
izahta bulunacağım: Ben, Çınarcık Belediyesi’nde çalışan hiçbir personeli işten çıkartmayacağım. Bir kez daha söylüyorum, altını kalın çizgilerle çizerek vurguluyorum: Bu kardeşiniz, belediye başkanı olduğu takdirde, hiçbir belediye personelinin ekmeğiyle asla ve asla oynamayacak. Allah muhafaza, böyle bir şey yapmaya yeltenirsem, karşıma ilk dikilecek kişi annem olur.
Ben; insanların ekmekleriyle oynamaya değil, bilakis insanları mutlu etmeye geliyorum. Akıl var, mantık var. Maaş sorunu yaşayan belediye personeli için üzülen, bu sorunu kendisine dert edinen bir kişi, herhangi bir belediye personelini kapının önüne koyarak maaşsız bırakır mı? Akıl var, mantık var. İzan var, vicdan var…
Şu bir gerçek ki; değişim talebi kentin tüm caddelerinde, tüm sokaklarında rüzgar gibi esiyor. Ve yine şu bir gerçek ki; Çınarcık Belediyesi birçok bakımından çok kötü durumda bugün.
Çınarcık Belediyesi’ni 60 milyonluk borçla devretmiştim. Şu an borç 200 milyonun üzerine çıkmış vaziyette. Hizmet kalitesi aşağıya düşerken, borçlar yükselişe geçti. Bu kadar borç yapıldı ama tek bir master proje tamamlanamadı. Bu işte bir tuhaflık yok mu?
Borç rakamları büyürken, hizmet kapasitesi küçüldü. Freni tutmayıp yolda kalan belediye otobüsü gördük bu dönemde. Ne yazık ki belediyenin borçları da, freni tutmayan otobüs gibi, durmak nedir bilmiyor.
Çınarcık’a eserler kazandırdık. Çınarcık Belediyesi’ne ödüller kazandırdık. 65 yaşındaki teyzenin duasını, 13 yaşındaki öğrencinin sevgisini kazandık. Çınarcık Belediyesi’ni beş yıl daha yöneterek, kente bir şeyler daha kazandırmak istiyoruz.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Benim, seçimi kazanmamdan veya kaybetmemden çok daha mühim bir şey var: O da, Çınarcık’ın kazanması veya kaybetmesi. Ben bayrağı geçici olarak devralmış biriyim, ama kentim bakidir. Kentimin belediyesi bakidir. Ben kendimi değil, baki olan kentimi düşünüyorum. Kendi geleceğimi değil, kentimin geleceğini düşünüyorum.
Hayat bu, seçim bu, siyaset bu…Bazen kazanırsınız, bazen kaybedersiniz. Ama biz bugün kendimizi kazanmaya çok yakın görüyoruz. Sokaktan çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Her girdiğimiz evden, her girdiğimiz dükkandan, her oturduğumuz masadan teveccüh dolu cümlelerle ayrılıyoruz. Geri bildirimler olumlu, temaslar olumlu; insanlar mevcut yönetime oldukça tepkili…
Göreve gelirsek, insan odaklı bir belediyeciliği hayata geçireceğiz. Zamanımızın büyük bir kısmı sokakta geçecek. Belediye başkanlığı, çay ocağının iskemleleri üzerinde oturup vatandaşı dinlemeyi gerektiriyor. Esnafla iç içe olmayı gerektiriyor. Halkın içinde olursan, halkın sorunlarına uzak kalmazsın…
31 Mart’taki seçimi kazandığımız takdirde, işimiz gücümüz Çınarcık olacak. Kent insanının talep ve beklentilerinin karşılandığı, deprem başta olmak üzere birçok konuya dair önemli projelerin gerçekleştirildiği, kentin belediyesinin layık olduğu şekilde yönetildiği bir döneme girilecek.