Evet Çınarcık sönük, yukarda yazdıklarım diğer ilçelerde olan hiçbir şey Çınarcık’ta mevcut değil. Hiçbir aktivite yok, köylü pazarı veya yöresel ürün pazarı yok, Balıkçı pazarı yok, piknik alanı yok (Hasan baba perişan halde ve yolu yıllardır çökük durumda) ilçede eğlence sektörü çok kısıtlı, dükkân bulmak çok büyük sorun, kiralar ateş pahası, parklar yok, deniz le bağlı hiçbir aktivite yok. Turizm hiç yok, doğa, gezi, hiç mi hiç yok, daha sıralaya bilirim.
Bülent Gürçam Editör
Bu bölgede yaşıyorum ve hem hobi amaçlı işim münasebeti ile, hem de Gazetecilik mesleğimi bu bölgede icra ediyorum.
Yalova’yı, işim sebebi ile tüm bölgelerini iyi tanırım, öyle ki, dağını taşını bilirim desem, her halde abartmam, sektör olarak da halka hizmet konusunun içinde olduğumuzdan halkla da bire-bir istişareler yapma ve onların fikirlerini dinleme şansımızda var.
Yani bahsedeceğim konu hakkında yeterli bilgi ve görüşe sahibim ondandır yazdıklarımızın yanlış ve yersiz olduğunu çok az insan idea edebilir.
Gelin Yalova’nın Karadan giriş kısımından başlayalım isterseniz;
Mesela Türkiye’mizin hemen hemen tamamını karadan Yalova’ya Bağlayan İzmit Yalova istikametinden başlayalım, Yalova sınırları Altınova’dan Başlar.
Altınova güzel ve şirin, eğlencesi bol ve her Türlü aktivitenin olduğu hem Deniz hem doğa güzelliği olan bir bölge, Kivisi ve Flamingoları ile meşhurdur.
Her yıl çeşitli festivaller, eğlence merkezleri, Barlar, kültür merkezleri, doğa sporları, geziler, Dünya ile temaslar, adeta bir Turizm cenneti diye bilirsiniz.
Devam edelim Tavşanlı Çiftlik köy aynen
Çiftlikköy’ün güzelim bir sahil şeritti, plajları, piknik alanları, spor tesisleri, eğlence merkezleri ve yine her türlü sezonluk aktiviteler.
Yalova Merkeze gelince durgunluk his edilmeye başlar ve sizi koca bir şehir görünümü karşılar, kargaşa, park sorunu, düzensiz bir şehir imajı ve adeta bir güneydoğu imajı, Deniz kenarı kenti görünümü kesinlikle yok ve her türlü Turizm aktivitesinden yoksun, uzak bir şehir karşılar sizi.
Çınarcık bölgesine doğru devam ederken az bir parça Kadıköy sınırlarından geçersiniz, sizi çiçekleri karşılar, hafif bir başkalık his edersiniz, ve o meşhur sapağa gelirsiniz.
Düz giderseniz Kadıköy Termal ilçelerine gidersiniz, sağ döndüğünüzde sırası ile Koruköy, Çınarcık, Kocadere, Esenköy, Armutlu İstikametine gidersiniz.
Gelin önce düz gidelim ve Kadıköy den bahsedeyim.
Bilmem son dönemlerde burayı ziyaret ettiniz mi?
Muhteşem şeyler oluyor Kadıköy de;
Yol boyu lüks oteller ve güzel dinlenme tesisleri, gayet şık mekanlar, müzikholler, piknik alanları, köylü pazarı, yöresel ürünler mağazaları, güzel seyr alanları, Baraj etrafı piknik alanları vs. inanın tek kelime ile muhteşem.
Bu güzel yolu devam edip, Termal veya diğer adı ile Gökçedereye ulaşırsınız, orasının zaten dillere destan suları bir şans tabi ki, ayrıca orman ve doğa harikası şaleleri, Belediyenin yaptığı muhteşem ve çok amaçlı çocuk parkı, Çocuk parkının yanında muhteşem bir ücretsiz piknik ve mangal alanı, oranın da güzel bir köylü pazarı, yöresel ürün dükkanları ve şık otelleri, ayrıca doğa sporları, motorlarla doğa ve orman turları vs….
Termalden Çınarcık istikametine üç yol vardır.
Birisi Dağ yolu dediğimiz Ortaburun istikameti, diğeri Termalin şirin bir köyü olan ve genelde tarım ve hayvancılıkla uğraşan Akköy yolu, bir diğeri ise geldiğimiz istikamet olan Kadıköy Yalova istikameti.
Biz geri dönüp Kadıköy Yalova istikametini kullanalım ve aynı o meşhur dönemeç den Çınarcık Armutlu yoluna girelim.
BU yola girdiğinizde sizi önce kocaman bir alanda yapılan ve eski Atatürk çiftliği diye adlandırılan alanda yapılan karmaşık bir Üniversite kampüsü karşılar sizi, bana göre hiçde göze hitap etmeyen adeta taş yığını halinde yapılandırılan ve doğaya uyum sağlamayan bir Yalova üniversitesi Kampüsünü geçtikten sonra.
Belki de Türkiye’nin ve hatta Dünyanın nedir sera alanlarından birisi olan Koruköy sizi karşılar, yol boyu çiçekçiler ve sebze meyve yetiştiricileri tezgahlarını görürsünüz, ancak düzensizdir, basittir, altyapısı yoktur ve yolları perişan haldedir.
Artık burada her şeyin biteceğini anlarsınız, sizi güzel şeylerin karşılamayacağını his edersiniz, Çiçek ve gül, süs ağaçları tezgâhları ilginizi çekse bile, yol ve etraf görüntüleri artık hizmetin dittiğiniz size his ettirir.
Evet Koruköy:
Mustafa Kemal Atatürk, bu şirin köyü çok sevmişti rivayete göre, belki de kim bilir Yalova benim Kentimdir dediğin de, tam bu köyü tarif etmişti!!
Evet şirin bir deniz kenarı köydü, halkının çoğunluğu kendini muhacir adlandırır, genelde Selanik göçmenleridir çoğu ve Atatürk hayranıdırlar o nedenle!
Koruköy çok eski bir Tarihe sahip, Bizans dönemine tahakkuk eden bir tarihi vardır, Rum nüfusun ağırlıklı olarak yaşadığı bir bölge olmuştur, daha sonra tahmini 1924 ler de, karşılıklı bir mübadele yapılarak, burada yaşayan Rum nüfusu ile Yunanistan Selanik bölgesi Türkleri ile bir yer değişikliği sağlanmıştır ve bence bunda Mustafa Kemal Atatürk’ün de, rolü vardır.
Ben bu şirin Beldeyi 90 lı yıllarda tanırım ve inanın çok şirindi, ahalinin nerdeyse tamamı evini gelen ziyaretçilere pansiyon olarak kiralar, Beldeye çok sayıda Turist gelir ve güzel restoran ve kahveleri vardı, ufaktı ama şirindi.
Şu An Beldedir ve genel anlamda Çınarcık Mahallesi olarak da bilinir, Beldedir ve kendi Belediyesi vardır.
Ama maalesef aktivite dediğinizde, maalesef hiç bir şey bulamazsınız, güzel plajları vardır ancak, bakımsız ve perişan haldedir, yollar ve alt yapı sıfır derecededir halkının tamamı tarım ve seracı olmasına rağmen, bir köylü pazarından veya bir yöresel ürün pazarından yoksundur ve yıllardır sadece ve sadece betonlaşmakta ve kocaman kocaman yapılaşma ile bir Arap köyüne dönüşmüştür.
Evet devam ederseniz Eski değimleri ile,’’ Marmara’nın İncisi’’ veya ve ya Vaz geçilmez sevda olarak nam salmış( eskilerde) Çınarcık İlçesine ulaşırsınız.
Yine aynı görünüm sizi karşılar, tıpkı Yalova ya girdiğiniz gibi, Kocaman kocaman binalar, bozuk bir yol, Sayısız İnşaat malzemesi satan Nalbur mağazaları, Oyun kahveleri, düzensiz bir yerleşim planı ve adeta bir uzak Güneydoğu ilçesinin anımsatır size, ta ki deniz kenarını görünceye kadar.
Karmaşık bir trafik, düzensiz bir park etme sistemi, ağır bir lağım kokusu, şehirin en işlek bir yerinde Kocaman bir Umum Tuvalet, aslında ilçeye güzel bir görüntü vermesi gereken derenin üzerine yapılan birkaç ucube ve saçma köprü, vs…
Evet ‘’ Çınarcık Vazgeçilmez Bir Sevdadır’’ Bu slogan sizi karşılar, hatta bu söz İlçenin en eski sevdalısı olan Naci Soyer tarafından şiirleştirilmiştir.
Bu güzel şirin ilçe aslında eski bir Balıkçı köyü ve eski deyimle İstanbul’un arka bahçesi olarak bilinir ve İstanbul’a deniz yoluyla çok yakın bir ilçedir. Belki de İstanbul’un kendi içinde bile 1 saate gidemeyeceğiniz bir istikamet.
Gel gelelim çok yalnız bir Çınarcık, yıllar geçtikçe tüm aktivitelerin bittiği bir Çınarcık.
Yine eskilerin deyim ile, İstanbul’un tüm eğlence sektörü buraya gelirmiş, gazinolar tıka basa dolu olur, hafta sonu İstanbul’un tüm meşhur sanatçıları burada sahne bile alırmışlar.
Evet şimdilerde hiçbir şey yok dersem abartmam her halde, son 5 yılda tamamı ile biten bir Çınarcık var.
Ben yıllardır yazarım bu konuları ama inanın hiç kimse kaale almaz, okuyucularımız biraz ilgi ve alaka gösterir yazdıklarımıza, ancak yerel yöneticilerden çıt çıkmaz.
Ben neyi özlerim bilir misiniz, doğruyu duyarken birinin ona tepki vermesini.
Yani yanlışsa, aksi tepki, doğruysa doğru tepki vermeli bir yerel yönetici.
Korkmamalı, yanlışla yüzleşmek erdemli bir yaklaşımdır, herkes her şeyi doğru yapamaz veya her şey yanlış olamaz.
Ama her ikisiyle de yüzleşmek bir erdemli idareci profili çizer.
Mesela biz Gazeteciler bu ülkede doğruları yazdığımızda veya eleştiri yaptığımızda, saldırıya, hakarete ve dışlanmaya başlanırız.
Ama tabi ki biz bunlardan yılmadık-yılmayız, gayemiz yaşana bilir bir yer oluşmasına katkı sağlamaktır,
Kimse ile özel bir durumumuz, menfaat ve çıkar sorunumuz yoktur, siyasi bir amaç hiç taşımayız, sadece güzel ve yaşanabilir bir çevre olmasına katkı sunmaya çalışıyoruz.
Evet ‘’Marmara’nın İncisi’’ Çınarcık, sadece bu söze yakışır bir yaklaşım istiyoruz.
Evet Çınarcık sönük, yukarda yazdıklarım diyer ilçelerde olan hiçbir şey Çınarcık’ta mevcut değil.
Hiçbir aktivite yok, köylü pazarı veya yöresel ürün pazarı yok, Balıkçı pazarı yok, piknik alanı yok (Hasan baba perişan halde ve yolu yıllardır çökük durumda) ilçede eğlence sektörü çok kısıtlı, dükkân bulmak çok büyük sorun, kiralar ateş pahası, parklar yok, deniz le bağlı hiçbir aktivite yok. Turizm hiç yok, doğa, gezi, hiç mi hiç yok, daha sıralaya bilirim.
Neyse çok uzun oldu sanırım, yormakta istemiyorum, ileriki günlerde tabi ki devam edeceğim.
Yeni bir yönetimle Çınarcık belki de eski günlerine döner diye umudumu da yitirmek istemiyorum, zira Yeni Başkanı ilk dönemlerinden (2014-2019) tanırım, vizyonuna inanırım ve güzel şeyler yapabileceğine (İmkanlar çok kısıtlı olmasına rağmen) umudum var, ama istişare çok önemli, iş paylaşımı çok önemli, değişiklik çok önemli, yani diyeceğim işi bilen, gelişime katkı sağlaya bilecek insanlarla yol yürümek gerektiğine inanıyorum.
Her bir Çınarcık’lının katkısı sağlanmalı bu ağır gidişata, deyim yerinde ise herkes taşın altına atmalı elini.
Herkes karınca kararınca bir katkı sağlamalı ve buna imkân yaratılmalı.
Esnafı, işçisi, memuru, şoförü, Balıkçısı, pazarcısı, inşaatçısı, vs….